Eski Paylaşımlar

20 Mayıs 2017 Cumartesi


VİDEOLU PAYLAŞIM TEST

TEST12131a
sasadsadsad

RESİMLİ PAYLAŞIM DENEME

TESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTESTTEST

DENEME

16 Eylül 2016 Cuma




Çanakkale


İlçeleri

Çanakkale, biri merkez olmak üzere 12 ilçeden ibârettir.

Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 81.435 olup, 53.995’i ilçe merkezinde 27.440’ı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 27, İntepe bucağına bağlı 11 ve Kirazlı bucağına bağlı 11 köyü vardır. Yüzölçümü 949 km2 olup, nüfus yoğunluğu 86’dır. İlçe toprakları ovalardan yüksekliği az tepeler ve yaylalardan meydana gelir. Kıyı ovasının hemen ardından başlayan tepelerin yüksekliği doğu ve güneydoğuya gidildikçe artar. İlçe topraklarını Çanakkale, Koca Çay ve Sarı Çay sular. Tepeler ormanlarla kaplıdır.

Ekonomisi tarım ve sanâyiye dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, pamuk, üzüm, zeytin, baklagiller olup, akarsu boylarında sebze ve meyve yetiştiriciliği yaygındır. Hayvancılık, balıkçılık ve ipekböcekçiliği yapılır. İldeki sanayi sektörünün çoğu merkez ilçededir. Konserve fabrikası, Petrokimya fabrikası, yağ ve sabun fabrikaları, deri işleme atölyeleri ve orman ürünlerini işleyen işletmeler başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.

İlçe merkezi Çanakkale Boğazının en dar kısmının doğu kıyısında kurulmuştur. Şehir Fatih Sultan Mehmed Hanın yaptırdığı Çimenlik Kalesi etrafında gelişmiştir. Kocaçay şehri ikiye böler. Bir liman şehri olan ilçeden İstanbul-İzmir karayolu geçer. Çanakkale-Eceabat arasında devâmlı feribot seferleri ile Asya-Avrupa bağlantısı sağlanır. Çanakkale limanından ithalat ve ihracat da yapılır.

Ayvacık: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 30.534 olup, 5595’i ilçe merkezinde, 24.939’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 39, Gülpınar bucağına bağlı 19, Küçükkuyu bucağına bağlı 16 köyü vardır. Yüzölçümü 874 km2 olup, nüfus yoğunluğu 35’tir. İlçe toprakları, güney ve batısındaki dar kıyı ovaları ve hemen bunun ardından yükselen plato ve tepelerden meydana gelir. Bölgenin en yüksek dağı olan Kazdağ, ilçenin batısında yer alır. İlçe topraklarını Tuzlaçayı sular.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri zeytin, tahıl, baklagiller ve meyvedir. İlin en zengin zeytinlikleri bu ilçededir. Hayvancılık ekonomik açıdan önemli gelir kaynağıdır. Balıkçılık ve turizm özellikle kıyı kesimlerin geçim kaynaklarındandır. İlçede zeytini işleyen küçük atölyeler vardır. 

İlçe merkezi, Baba Burnunun yakınında tepelik bir alanda kurulmuştur. Eski ismi Ayvalı Oba idi. Çanakkale-İzmir karayolu ilçeden geçer. İlçe merkezinin çevresinde bölgenin en zengin zeytinlikleri yer alır. İl merkezine 73 km mesâfededir. Ticârî ilişkilerini il merkezinden çok, 59 km mesâfedeki Balıkesir’in Edremit ilçesi ile kurar. Târihî Assos şehri, ilçenin yakınındadır. Belediyesi 1876’da kurulmuştur.

Bayramiç: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 31.949 olup, 10.156’sı ilçe merkezinde, 21.793’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 32, Evciler bucağına bağlı 15, Yiğitler bucağına bağlı 26 köyü vardır. Yüzölçümü 1275 km2 olup, nüfus yoğunluğu 25’tir. İlçe toprakları genelde dağlıktır. Güney ve doğusunda Kaz Dağı yükselir. Eski Menderes Çayı vâdisinde Bayramiç Ovası yer alır. Dağlar gür ormanlar ile kaplıdır.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, yulaf, baklagiller, elma ve üzümdür. Hayvancılık ekonomik açıdan önemli ise de çayır ve mer’aların ekim alanı yapılması yüzünden büyük ölçüde gerilemiştir. Meşe palamutlarından çıkarılan tanen önemli gelir kaynağıdır.

İlçe merkezi Eski Menderes Çayı kıyısında kurulmuştur. Çevresi ormanlık olup, çay kısıyında Meşe korulukları vardır. İl merkezine 75 km mesâfededir. İlin tabiî güzelliği bakımından en güzel ilçesidir. Belediyesi 1982’de kurulmuştur.

Biga: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 75.513 olup, 20.753’ü ilçe merkezinde, 54.760’ı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 37, Bakacak bucağına bağlı 16, Balıkçıçeşme bucağına bağlı 17, Gümüşçay bucağına bağlı 13, Karabiga bucağına bağlı 8, Sinekçi bucağına bağlı 11 köyü vardır. Yüzölçümü 1331 km2 olup nüfus yoğunluğu 57’dir. İlçe toprakları, Marmara denizi kıyısında yer alan ovadan ve bunun hemen ardından yüksekliği az olan tepelik arâziden meydana gelir. Biga ovası Kocabaş çayının taşıdığı alüvyonlu topraklarla kaplıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri tahıl, ayçiçeği ve susamdır. Sebzecilik yaygın olup, en çok domates üretilir. Hayvancılık tarımdan sonra önemli gelir kaynağıdır. En çok sığır ve koyun beslenir. Kıyılarda, özellikle Karabiga’da balıkçılık yapılır. Süt, konserve ve yem fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdı. Peynir üretiminde Çanakkale’nin en ileri ilçesidir. İlçe merkezi, kıyıdan 24 km içeride, Ballıkaya Tepesinin eteğinde kurulmuştur. Çan ve Lapseki üzerinden iki ayrı yolla il merkezine bağlanır. İl merkezine Çan üzerinden 101 km, Lapseki üzerinden 98 km mesafededir. Karabiga iskelesi İstanbul ile ulaşımda önemlidir. 

Bozcaada: 1990 sayımına göre nüfusu 1903’tür Köyü yoktur. Yüzölçümü 36 km2 olup, nüfus yoğunluğu 53’tür. Ege Denizinin kuzeydoğusunda, Çanakkale Boğazına 19 km, Çanakkale kıyılarına 6 km uzaklıkta bir adadır. Toprakları genelde düz olup, hafif engebelidir. En yüksek noktası 191 m ile Göztepe’dir. 

Ekonomisi tarım ve balıkçılığa dayanır. Bağcılık çok gelişmiş olup, çavuş üzümü çok meşhurdur. Ada çevresinde avlanan balıklar, İstanbul’a gönderilir. Üzüm işleyen fabirakaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır. İlçe merkezi liman çevresinde kurulmuştur. Anadolu kıyısındaki odun iskelesinden düzenli motor ve feribot seferleri vardır. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur.

Çan: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 51.713 olup, 23.855’i ilçe merkezinde, 27.858’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 45, Etili bucağına bağlı 23 köyü vardır. Yüzölçümü 1722 km2 olup, nüfus yoğunluğu 30’dur. İlçe toprakları engebelidir. Dağ ve tepeler fazla yüksek değildir. Dağlar arasında fazla büyük olmayan Çan Ovası yer alır. Ovayı Güllü Çayı sular. Dağlar gür ormanlarla kaplıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri tahıl, baklagil, şekerpancarı, ayçiçeği tütün, sebze ve meyvedir. Hayvancılık gelişmiş olup, en çok sığır beslenir. Türkiye’nin en büyük fabrikalarından olan seramik fabrikası başlıca sanâyi kuruluşudur. İlçe topraklarında bulunan linyit, kaolin ve alçı taşı yatakları işletilir. Halı ve kilim dokumacılığı köylerde yaygındır. Orman ürünlerini işleyen atölyeler vardır. 

İlçe merkezi Çan Deresi ile Kocakonak Tepesinin güney yamaçları arasında kurulmuştur. Çanakkale-Balıkesir karayolu ilçeden geçer. Seramik fabrikası ilçenin gelişmesinde büyük rol oynamıştır. İlçe belediyesi 1945’te kurulmuştur. İlçede her sene seramik bayramı düzenlenir.

Eceabat: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 9671 olup, 4055’i ilçe merkezinde, 5616’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 12 köyü vardır. Yüzölçümü 490 km2 olup, nüfus yoğunluğu 20’dir. İlçe toprakları, yüksekliği az tepeler ve bunlar arasında yer alan küçük düzlüklerden meydana gelmiştir. Üç tarafı denizle çevrilidir. Anafartalar limanının doğusunda Tuz Gölü yer alır.

Ekonomisi balıkçılığa dayalıdır. Eceabat’ta büyük balıkçı teknelerinin sığındığı dalgakıranlar vardır. Avlanan balıkların büyük kısmı İstanbul’a gönderilir, bir kısmı da konserve fabrikasında işlenir. Hayvancılık ve tarım gelişmiştir. En çok koyun ve sığır beslenir. Başlıca tarım ürünleri buğday, ayçiçeği, bakla, zeytin olup, ayrıca az miktarda elma, şekerpancarı, pamuk ve üzüm yetiştirilir.

İlçe merkezi, Çanakkale Boğazının batı kıyısında, ve il merkezinin tam karşısındaki koyda kurulmuştur. Trakya’yı Anadolu’ya bağlayan karayolu ulaşımı Eceabat-Çanakkale arasında çalışan feribotlarla sağlanır. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur.

Ezine: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 34.234 olup, 11.167’si ilçe merkezinde, 23.067’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 39, Geyikli bucağına bağlı 11 köyü vardır. Yüzölçümü 474 km2 olup, nüfus yoğunluğu 72’dir. Biga Yarımadasında yer alan ilçe toprakları, deniz kıyısında yer alan ova ve bunun ardından yükselen dağlardan meydana gelir. Kuzeyinde Kayacı Dağı, güneyinde Kavak Dağı yer alır. İlçe topraklarını Eski Menderes Çayı ve kolları sular. Dağlar ormanlarla kaplıdır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, bakla, fasulye, ayçiçeği, susam, pamuktur. Sebze ve meyvecilik gelişmiştir. En çok zeytin ve domates üretilir. Hayvancılık ekonomik açıdan ikinci derecede gelir kaynağıdır. Düz kesimde sığır, dağlık ve yaylalık alanlarda koyun ve keçi beslenir. Ege kıyılarında ise balıkçılık yapılır. Çimento fabrikası, tuğla ve kiremit fabrikası, zeytinyağı imalathâneleri, plastik işleme tesisleri başlıca sanayi kuruluşlarıdır. 

İlçe merkezi, Akçin Deresi kenarında, kurulmuştur. Çanakkale-İzmir karayolu ilçenin doğu kıyısından geçer. İl merkezine 46 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1886’da kurulmuştur.

Gelibolu: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 40.020 olup, 18.670’i ilçe merkezinde 21.350’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 14, Bolayır bucağına bağlı 4, Kadıköy bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 806 km2 olup, nüfus yoğunluğu 50’dir. İlçe toprakları Gelibolu yarımadasında yer alır. Genelde düz olan ilçe topraklarının en yüksek noktası 404 m ile Kömürtepe’dir. Cumalı ve Kavak dereleri ilçe topraklarını sular.

Ekonomisi tarım ve balıkcılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri arpa, şekerpancarı, buğday, ayçiçeği, üzüm ve zeytindir. Marmara ve Ege kıyılarında yaşıyan halk balıkçılıkla uğraşır. Hayvancılık gelişmiş olup, koyun sığır ve keçi beslenir. Konserve fabrikası, Selektör fabrikası, zeytinyağı ve ayçiçeği yağı imalathâneleri, tarım araç ve gereç atölyeleri başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.

İlçe merkezi, Marmara Denizinden Çanakkale Boğazına girişte boğazın batı kıyısında kurulmuştur. Büyük bir limanı vardır. Buradan ihrâcat ve ithâlât yapılır. Keşan-Eceabat karayolu ilçenin batı kıyısından geçer. Gelibolu-Lapseki arasında düzenli arabalı vapur seferleri yapılır. İl merkezine 47 km mesafededir. Evliyâ Çelebi’ye göre Gelibolu ismi “Veli bol” veya “Geliri bol” isminden gelmektedir. Avrupa kıtasında ilk Osmanlı fethi Gelibolu olup, 1354’te Gâzi Süleyman Paşa tarafından fethedilmiştir. İstanbul’un fethine kadar deniz üssü ve tersâne olarak kullanılmıştır. Çanakkale Savaşlarında önemli muhârebelere sahne olmuştur.

Gökçeada (İmroz): 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 7948 olup, 6074’ü ilçe merkezinde 1874’ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 7 köyü vardır. Yüzölçümü 279 km2 olup, nüfus yoğunluğu 28’dir. Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada’nın toprakları düz olup, en yüksek noktası 672 m ile İlyas Tepedir. En önemli akarsuyu Büyükdere olup, bu çayın üzerinde sulama ve içme suyu ihtiyacını karşılamak için kurulan bir baraj vardır.

Ekonomisi tarım ve balıkçılığa dayalıdır. Adanın büyük kısmı zeytinlikler ve bağlarla kaplıdır. Akarsu boylarında ada ihtiyâcını karşılamak için tahıl ekilir. Hayvancılık gelişmiş olup, adada bir Devlet üretme çiftliği vardır. En çok koyun beslenir. Ege Denizinde avlanan balıklar İstanbul’a gönderilir. Kıyılarındaki otel, motel ve tatil köyleri yazın turistik açıdan önemlidir. 

İlçe merkezi, adanın doğu kesiminde 50 m yükseklikte bir tepenin üzerinde kurulmuştur. İlçe merkezine 6 km mesafedeki Kuzu limanından Çanakkale’ye düzenli feribot seferleri yapılır. İlçe belediyesi 1902’de kurulmuştur. 

Lapseki: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 24.545 olup, 5789’u ilçe merkezinde, 18.756’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 23, Meyçayır bucağına bağlı 9 ve Umurbey bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 955 km2 olup, nüfus yoğunluğu 26’dır. Biga Yarımadasının kuzey kesiminde yer alan ilçe toprakları, fazla yüksek olmayan dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Başlıca akarsuyu Umurbey Deresidir. 

Ekonomisi tarım ve balıkçılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, üzüm, elma, yulaf, zeytin ve baklagiller olup, ayrıca az miktarda arpa ve ayçiçeği yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiştir. Tabiî kumsalları ile Çardak bucağı yazın ilgi görür. İlçe topraklarında barit yatakları vardır. 

İlçe merkezi, Çanakkale Boğazının doğu kıyısında tabiî bir liman kıyısında kurulmuştur. İl merkezine 40 km mesâfede, gelişmemiş bir yerleşim merkezidir. Gelibolu Lapseki arasında düzenli feribot seferleri yapılır. 

Yenice: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 42.798 olup, 6517’si ilçe merkezinde, 36.281’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 7, Kalkım bucağına bağlı 17 ve Pazarköy bucağına bağlı 15 köyü vardır. Yüzölçümü 1367 km2 olup, nüfus yoğunluğu 31’dir. Biga Yarımadasının doğusunda yer alan ilçe toprakları, fazla yüksek olmayan engebeli alanlardan meydana gelir. Dağlık kesimler kestane, kayın, meşe, kızılçam ve karaçam ormanları ile kaplıdır. Gönen Çayı, Kocabaş Çayı başlıca akarsularıdır. İlçe topraklarında bakır, kurşun, çinko, kaolin, kil ve linyit yatakları vardır. 

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, yulaf, arpa, tütün olup, ayrıca az miktarda üzüm, elma ve baklagiller yetişir. İlçe tütünü Agonya tütünü adıyla meşhurdur. Hayvancılık önemli gelir kaynaklarındandır. 

İlçe merkezi, Çanakkale-Balıkesir karayolunun kıyısındadır. Bir Türkmen aşireti tarafından İnceköy adıyla kurulmuştur. Zamanla gelişerek Yenice ismini almıştır. İl merkezine 97 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1936’da kurulmuştur.

Çanakkale İlçeleri



Aksaray


Tarihi Eserler ve Turistik Yerler

Aksaray Kalesi: Kale, Karamanoğlu Mehmed Bey zamanında Emir-ül-Umera Ali Bey Çelebi tarafından, Mimar İslamoğlu Hoca İbrahim’e yaptırılmıştır. Kaleden günümüzde Ulu Caminin güneyindeki surlardan kalıntılar kalmıştır. 

Keçi Kalesi: Aksaray-Adana yolunun 35. kilometresinde çevreye hakim bir tepe üzerindedir. Kale duvarları harçsız büyük taşlarla yapılmıştır. İç kale yontma taş ve tuğladandır. Günümüzde harap bir haldedir. 

Orta Kuyu Kalesi ve Harabesi: Eskil kazasının bir yaylası olan Orta Kuyu’da yer alır. Günümüzde harabe halindedir. Eski devirlere ait olduğu tahmin edilmektedir. 

Tavşanlı Kale: Taşpınar bucağının kuzeyinde bir tepe üzerinde yer alır. İçi mağaralarla doludur. Hititler devrinden kalma bir eserdir. Roma ve Bizans döneminde yapılan kale surlarından günümüzde hiçbir şey kalmamıştır. Bazı kaynaklarda ismi İbiz Kalesi olarak geçer. 

Zincirli Kale: Yaprakhisar köyünün yakınında bir tepe üzerinde olup, harabe halindedir. Eski kaynaklarda Yaprakhisarı adıyla geçmektedir.

Eyüphisar Kalesi (Kale Balta): Kale Balta köyünün kuzeyinde bir tepe üzerinde kurulmuştur. Günümüzde harabe halindedir. Kale taşları çevre köylerde ev yapımında kullanılmıştır. 

Aksaray: Beyaz mermerden yapıldığı için bu isim verilmiştir. İl, ismini bu saraydan alır. Saray, İkinci Kılıç Arslan tarafından yaptırılmıştır. 

Eğri Minare (Kızıl Minare): Adını minaresinin renginden ve eğriliğinden alan bu caminin kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı belli değildir. Bir kaç kere tamirat görmüştür. 92 basamak olan minare, İtalya’daki Piza Kulesi gibi eğridir. İnce bir silmeyle ikiye ayrılmış gövdenin altı zikzak bezemeli, üstü ise mavi yeşil çinilerle kaplıdır. 

Selime Camii: Selime köyünde bulunan bu camiye Selimiye Camii ve Hamza Bey Camii de denilmektedir. 1524’te, Oruç Beyin oğlu Hamza Bey tarafından yaptırılmıştır. 

Ulu Camii: Karamanoğlu devrinde Sultan Mehmed Bey (1408) zamanında yapılmıştır. Yapı dikdörtgen planlıdır. Mihrap önündeki iki kubbe dışında çapraz tonoz örtülüdür. Zengin bezemeli, ağaç minber üçüncü Kılıç Arslan’ın yıkılan camisinden getirilmiştir. 

Bedriyye Medresesi: Danişmendoğullarından Nizameddin Yağıbasan’ın oğlu Bedreddin Yusuf tarafından yaptırılmıştır. 1327’de yıkılan medresenin yerine kesme taştan iki katlı yedi odalı bir medrese inşa edildi. Medrese özel idare tarafından müderris Kadızade İbrahim Efendinin oğullarına satılmış olup, halen Kadıoğullarının mülkündedir. 

Beramuni Medresesi: Gündoğdu Mahallesinde olan medrese, günümüzde yıkılmış olup, sadece kapısının sol kanadı kalmıştır. Medresenin yapıldığı tarih ve yaptıranı gösteren kitabe bulunmamaktadır. 

Zincirli Medresesi: On dördüncü asır yapısıdır. Çini mozaik kaplı güney eyvanının yanındaki iki oda kubbelidir. Günümüzde müze haline getirilmiştir. 

Cemaleddin-i Aksarayi Türbesi: Ervah Kabristanındadır. Büyük alim Cemaleddin-i Aksarayi burada medfundur. Günümüzde harap bir haldedir. Türbenin yanında iki odalı tekke vardır. 

Somuncu Baba Türbesi (Hamid-i Aksarayi): Aksaray Kabristanının ortalarındadır. Türbenin üstü açıktır. 1980’de tamir ettirilerek bugünkü hale getirilmiştir. Yıldırım Bayezid Han zamanında Bursa Ulu Camii yapımı sırasında, somun yapıp işçilere verdiği için Somuncu Baba lakabıyla meşhur olmuştur. Somuncu Baba büyük alim ve evliya bir zattı. Aynı zatın Darende’de de bir türbesi olduğu rivayet edilmektedir. 

Hangah ve Darphane: Şıh Hamid Mahallesinde Baba Yusuf Türbesi karşısındadır. Danişmendoğullarından Melik Mahmud Arslan Gazi yaptırmıştır. İlhanlı mimari tarzında tuğla ile yapılmıştır. Para basılan yerleri durmaktadır. 

Alay Han: Ankara-Kayseri karayolu üzerindedir. Sultanlar tarafından yapılan hanların ilk örneklerindendir. Hanın avlusu yıkılmıştır. Kapısında iki gövdeli bir arslan figürü vardır. 

Sultan Han: Konya-Aksaray karayolu üzerindedir. Dıştan kulelerle desteklenmiş görkemli bir kaleyi andıran han, Birinci Alaeddin Keykubat zamanında yapılmıştır. Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, vali Şerafeddin Ahmed bin Hasan tarafından tamir ettirilmiştir. Yaklaşık 5000 metrekarelik bir alana kurulu olan hanın yazlık ve kışlık bölümleri vardır. Günümüzde yıkıntı halindedir. 

Ağzı Kara Han: Alaeddin Keykubat devri eserlerindendir. Sathi kabartmalar halinde geometrik motiflerle bezenmiş bir kapısı vardır. Avlusunun ortasında bulunan köşk mescid muhteşem bir eserdir. 

Aşıklı Höyük: İl merkezinin 25 km doğusundadır. Çok eski devirlere ait kalıntılar mevcuttur. 

Acem Höyük : İl merkezinin 18 kilometre kuzeybatısındadır. Günümüzde burada bir köy bulunmaktadır. M.Ö. 3000 yılından beri yerleşim merkezi olarak kullanılmıştır. 

Ağaçaltı Kilisesi : Dokuzuncu asra aittir. Ihlara Vadisindedir. Daniel Kilisesi adıyla da bilinir. Ayrıca Ihlara Vadisinde Pürenlisekli Kilisesi, Kokar Kilise, Yılanlı Kilise ve Kargedik Kiliseleri de vardır. 

Tabii güzellikleri : Akrasay ili güzel manzaralı, dağlar, vadiler ve şifalı kaplıcalara sahiptir. Başlıca tabii güzellikleri şunlardır: 

Ihlara Vadisi : Aksaray’a 30 kilometre mesafede olan bu vadi, 10 kilometre uzunluktadır. Vadide bulunan kaynak suları, elma bahçeleri ve kayalara oyulmuş manastırlar vardır. 

Hamamboğazı Tuzlusu Kaplıcası : Aksaray-Nevşehir-Ankara kavşağının kuzeyindedir. Toprak alkali, bi karbonatlı ve çok karbondioksitli olan bu su, karaciğer ve safrakesesi hastalıklarıyla metabolizma rahatsızlıklarına faydalıdır. 

Ziga Kaplıcası: Aksaray’a 40 km uzaklıkta Yaprakhisar köyü yakınlarındadır. Romatizma rahatsızlığına ve karın içi hastalıklarında faydalıdır. İçildiğinde mide, barsak, karaciğer ve safrakesesi üzerinde çok iyi tesirleri olduğu tesbit edilmiştir.

Aksaray Tarihi Eserler ve Turistik Yerler



Ahmaklık, dermânı bulunmayan bir dert, şifâsı olmayan bir hastalıktır.


Ahmaklık; herşeyi fuzûliymiş gibi hiçe saymak ve câhil insanlarla arkadaşlık kurmaktır.

Akıl ve ilim, birbirinden ayrılmayan ve zıt olmayan iki kardeş gibidir.

Akıl, mü'minin dostu; ilim, vezîri, sabır, askerlerinin komutanı ve amel ise silâhıdır. 

Akıllı kimse, günâhlarını tövbe ile örtendir. Cömert, kötülük yapana iyilikle karşılık verendir.

Akıllı kimse, ibâdetle, nefsin arzusuna karşı gelendir. Câhil kimse, günâh işleyerek nefsin arzusuna uyandır.

Akıllı kimse; dilini kötü söz ve gıybetten koruyan, mü'min; kalbini şek ve şüpheden temizleyendir.

Akıllı, iyiliklerini canlandıran, kötülüklerini öldürendir.

Akıllı, sustuğu vakit tefekkür, konuştuğu vakit zikir eder, baktığı vakit de ibret alır. 

Akıllı; alçak dünyadan el çeken, Cennet-i a'lâya göz dikendir.

Akıllı; şehvetten uzaklaşan, âhıreti dünya ile değişmeyendir. Akıllı, yalnız ihtiyâcı kadar ve delille konuşur, sâdece âhıretinin ıslâhı için çalışır. Akıllı, günâhlardan sakınır, ayıplardan uzak durur. Cömertlik günâhları siler, kalblere sevgi eker.

Âlim, câhili hemen tanır, çünkü daha önce o da câhildi. Câhil âlimi tanımaz, çünkü daha önce âlim değildi.

Âlim; sözü, işine uygun olandır. Âlim ilme doymaz.

Allah için dost olan, kişiye doğru yolu gösteren, fesattan uzaklaştıran ve ibâdetlerinde yardımcı olandır.

Allah için kardeş olanların sevgisi, sebebi dâim olduğu için devam eder. Dünya için kardeş olanların sevgisi, sebebi devam etmediği için, kısa sürer, bir an gelir son bulur. 

Allah için seven bir kardeş, en yakından daha yakın, anne ve babalardan daha merhametlidir.

Allah korkusundan dolayı göz yaşı dökmek, kalbi nûrlandırır. Tekrar günâh işlemekten insanı korur.

Allaha kavuşmak, kötü insanlardan uzak durmakla olur.

Allaha tâatle uğraşmak en kârlı iş, doğru konuşan dil ise, en güzelidir.

Allahın azâbından korkmak, müttekîlerin, takvâ sahiplerinin nişânıdır.

Allahü teâlâdan hayâ etmek, insanı Cehennem azâbından korur.

Amel eden câhil kişi, yoldan başka yerde yürüyen gibidir. Bu yürüyüşü ona, ihtiyâcından uzaklaşmaktan başka birşey kazandırmaz.

Ârifin, yüzü nûr ve tebessüm, kalbi korku ve hüzün doludur.

Başa kakan, nefret ateşini körükler.

Bir memlekette ayaklar baş olursa, başlar ayaklar altında kahrolur.

Câhil; dayakla uslanmaz, nasîhatlerden payını almaz.

Cimri, dünyada kendi nefsine cömert davranmaz, bütün malını mîrâsçılara vermeye râzı olur.

Cömertlik ve cesâret, şerefli maksatlar olup, Allahü teâlâ bunları sevdiği ve denediği kişilere ihsân eder.

Dînin esâsı, emâneti yerine vermek, sözünde durmaktır.

Doğruluk, İslâmın direği, îmânın desteğidir.

Dünya bir cifedir. Ondan bir şey isteyen, köpeklerle dalaşmaya hazırlıklı olmalı.

Dünya kâfirin Cenneti, ölüm korkulu rü'yâsı, Cehennem de varacağı son duraktır.

Dünya mü'minin hapishânesi, ölüm hediyesi, Cennet de varacağı yerdir.

Dünya; güzel, aldatıcı ve geçici bir serâb, çabuk yıkılan bir dayanaktır.

Eğer ilim, ümit ile olsaydı, dünyadaki bütün insanlar alim olurdu.

Fakîh öyle biridir ki, insanları Allahın rahmetinden ümitsizliğe düşürmez ve onları Allahın rahmetinden yüz çevirtmez.

Fazîlet, en iyi maldır. Cömertlik, en güzel mücevherdir. Akıl, en güzel zînettir. İlim, en şerefli meziyettir.

Fazîlet, gücü yettiğinde affetmektir.

Fazîlet; çok mal ve büyük işlerle değil, güzel kemâliyet ve hayırlı işlerle olur.

Gaddarlık, herkes için kötü bir şeydir. Şan, şeref sâhibi ve büyük zâtlar için daha çirkindir.

Gaflet, insana gurûr getirir, helâke yaklaştırır.

Gerçek dost, ayıbını görüp nasîhat eden, gıyâbında seni koruyan ve seni kendisine tercîh edendir.

Gerçek mü'minin sevgisi, kızması, birşeyi alması, yapması ve terki, hep Allah için olur.

Günâhlar birer dert olup, devâsı istigfârdır.

Harâmlardan çekinmek, akıllıların şânı, şereflilerin tabiatındandır.

Hased eden dâimâ hastadır, cimri insan, dâimâ fakîrdir.

Hased edenin sevgisi sözlerinde görülür. Kinini işlerinde gizler. Adı dost, fiili düşmancadır.

Hased, bir dert ve hastalık olup, hased eden veya olunan helâk olmadıkça çâresi bulunmaz.

Hasedcilerin en ehveni, hased ettiği kişinin elindeki ni'metlerin yok olmasını ister. 

Hayâ ve cömertlik, ahlâkların en efdalidir.

Hikmet; akıllıların bahçesi, ermişlerin mesîresidir, gezinti yeridir.

İffet; nefsin koruyucusu ve kinlerden paklayıcıdır.

İhtiras, gâfillerin kalbinde şeytanların sultânıdır.

İhtiras, rızkı artırmaz.

İhtiraslı kimse, bütünüyle dünyaya mâlik olsa bile yine fakîrdir.

İlim, insanı Allahın emrettiği şeylere götürür, zühd ise o şeylere erişilmesini kolaylaştırır. 

İlim, maldan daha hayırlıdır. İlim seni, sen de malı korursun.

İlim; güzel bir mîrâs, genel bir ni'mettir. İnsaf, ihtilâfı giderir, ülfeti getirir.

İlim; insanı akla götürür, kim ilim öğrenirse akıllanır. İlim; rûhu ihyâ eder, diriltir. Aklı aydınlatır, cehâleti öldürür.

Îmân ile amel, ikiz kardeş olup, birbirinden ayrılmazlar.

Îmân ve hayâ, birbirinden kopmayan bir bütündür.

Îmân ve ilim, ikiz kardeş ve birbirinden ayrılmayan arkadaş gibidir.

İnsan, sözü ile tartılır veya işi ile değerlendirilir. Seni zînet yönünden ağır getirecek şeyi söyle ve kıymetini artıracak şeyi yap.

İslâmiyet, teslimiyettir. Teslimiyet, yakîndir. Yakîn, tasdîktir. Tasdîk, ikrârdır. İkrâr, edâdır, yerine getirmektir. Edâ ise ameldir.

İstişâre, danışma sana rahatlık, başkasına yorgunluktur.

İyiliği tamamlamak, yeniden başlamaktan daha hayırlıdır.

İyilikle emretmek, insanların en fazîletli amelleridir.

Kalblerin gafletine, gözlerin uyanık olması fayda vermez.

Kâmil mü'min gizli şükür eder, belâya karşı sabır eder, ümîd hâlinde iken bile korkar. 

Kâmil olan kimse, aklı, arzu ve isteklerine galip gelendir.

Kanâatkâr olmak, boyun eğme zilletinden daha hayırlıdır.

Kârlı olan, dünyayı âhıretle değiştirendir.

Kendi nefsinden râzı olan, aldanmıştır. Ona güvenen, mağrûr ve yolunu şaşırmıştır.

Kendisi amel etmeksizin Allah yoluna çağıran kişi, oksuz yaya benzer. 

Korkaklık, ihtiras ve cimrilik, Allaha karşı kötü zannın bir araya getirdiği kötü arkadaşlardır.

Korku kaderi değiştirmez, yalnız sevâbın yok olmasına sebep olur.

Kötü insan, hiç kimseye iyi zan beslemez. Çünkü o, herkesi kendisi gibi görür.

Mal ve çocuklar, dünya hayâtının zînetidirler. Sâlih amel de, dünyadan âhırete götürülen mahsûldür.

Mal, harcandığı kadar sâhibine ikrâmda bulunur. Kişinin yaptığı cimrilik kadar ona ihânet eder.

Mal, sâhibini dünyada yükseltir, âhırette alçaltır.

Mü'min, baktığında ibret alır. Bir şey verilirse, şükür eder. Musîbet ve belâya uğrayacak olursa, sabır eder. Konuşacak olursa, Allahü teâlâyı hatırlatır.

Mü'min, dünyaya ibret gözü ile bakar. İhtiyâcı için karnını doyurur. Dünyadan konuşulduğu vakit, nefret ve tenkid kulağı ile dinler.

Mürüvvet; insanın, kendisini lekeleyecek şeylerden kaçınması ve güzellik kazandıracak şeylere yaklaşmasıdır.

Olgunluk üç şeyde gereklidir: Musîbetlere sabır, isteklerde aşırıya kaçmamak ve istiyene vermektir.

Öfke, tutuşturulmuş bir ateş gibidir. Her kim ki öfkesine hâkim olursa, onu söndürür ve her kim onu salıverirse, ilk yanan kendisi olur.

Sabır en güzel huy, ilim en şerefli süs eşyasıdır.

Sabır iki kısımdır: Sevmediğin şeye sabretmek ve sevdiğin şeye sabretmek.

Sabır iki kısımdır; belâya sabır iyi ve güzeldir. Bundan daha güzeli, harâmlara karşı sabırdır.

Sabır, en güzel îmân kisvesi ve insanların en şerefli ahlâkıdır.

Sabır, insanın başına gelene katlanması demektir. Onu kızdırana karşı da kendisine hâkim olmaktır.

Sevgi, kalblerin birbirine yakınlaşması ve rûhların ünsiyetidir.

Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini alan kimse, ayağını sağlam yere basmış olur.

Sıkıntıya karşı sabır etmek, bolluk ânındaki âfiyetten daha efdaldir. 

Söz ilâç gibidir. Azı faydalı, çoğu zararlıdır.

Sükût, sana vakar kazandırır ve seni özür dileme zahmetinden kurtarır.

Süse ve ziynete heves eden erkekler, vakıa erkektir; amma, mert değillerdir.

Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz. Lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi, asla affetmeyiniz.

Şek ,şüphe, yakîni bozar, îmânı yok eder.

Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler.

Tatlı dili olanların dostları her gün biraz daha artar.

Tûl-i emel, fazla yaşama arzusu, serâb gibidir, bunu gören su sanıp aldanır.

Yalancı, sözünde suçludur, isterse delîli kuvvetli ve ağzı lâf yapan biri olsun.

Yaptığı günâh bir işle öğünmek, o günâhı yapmaktan daha kötüdür.

Yumuşak başlı olanlar; en sabırlı, derhal affedici ve en güzel huylu olan kimselerdir. 

Yumuşaklık, durulmayı çabuk sağlar ve zor olan şeyleri kolaylaştırır.

Yumuşaklık, öfke ateşini söndürür. Hiddet ise öfke ateşini körükler.

Zulüm; ayakların kaymasına, ni'metin yok olmasına, milletlerin helâkine sebep olur

Hz. Ali (r.a) 'nin En Güzel Sözleri